Dünün sokak serserilerinin, kötü çekilmiş bir absürt komediden bile daha absürt ve daha komik duran fakat esasen hiç de komik olmayan bilakis çok ciddi bir hastalığın semptomları olan, daltonlar gibi, redkitler gibi mide bulandırıcı örgütlenmelere dönüşmesinin 01 gibi dizilerden bağımsız olduğunu kim iddia edebilir?
Üç yüz yıllık özgürlük mücadelesi ile, milyonlarca insanın kanıyla çizilen özgürlük haddini bugün yeniden çizmeye cüret etme pahasına... Bugün cep telefonları ile, çok yakın gelecekte gözlüklerle, kulak içi cihazlarla ve belki bir adım sonra kafatasının içinde yer alan biyolojik kontrolöre takılacak çipler ile günün 24 saatini fiilen prime time’a çeviren mecralarda yapılan yayınların, ayrıca ve çok daha sıkı biçimde denetlenmesi gerekmediğini kim, hangi tecrübe ile söyleyebilir?
Bu kadar yoğun bir iletişim bombardımanı altında yaşamayı insanlık olarak ilk kez tecrübe ediyoruz.
Varlık sahipliğinin ve iletişim kanallarının kontrolünün bu kadar az sayıda güç odağında toplandığı başka bir dönem olmadı.
Bunlar insanlık için çok yeni tecrübeler.
Üstelik her yeni tecrübeden daha da güçlenmiş olarak çıkmıyoruz. Bu iddia, sahte kişisel gelişim uzmanlarının, yenilmişlerden ve düşkünlerden bir ısırık daha alabilmek için uydurduğu büyük yalanlardan yalnızca bir tanesi.
Bazen düştüğün bataktan çıkamazsın ve hikayen orada sona erer.
Bugün resim kabaca şöyle
- Her anımız prime time
- 7/24, tuvaletteyken bile iletişim bombardımanına maruz kalıyoruz
- İletişimi yöneten kanallar belirli güç odaklarında yoğunlaşmış durumda
- Hayat düzensizliğe meyilli
Bu hızda ve bu şartlarda verilen doz, ölümcül olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder