Hızlı bir aksiyonla, projeyi tamamlayıp İzmir fuarına yetiştirmiştik... Makinamızın duruş-kalkış performansı beğenilince, fuarda hemen satıldı ve fuardan direkt olarak son kullanıcının sahasına gönderildi.
İlk makina olduğu için, sahada devreye alınması ve testlerin yapılması gerekiyor. E doğal olarak kolları sıvıyoruz...
Erken kalkan yol alır...
Dolayısıyla, 2 Nisan sabahı, henüz güneş doğmadan yola çıkıyorum. Sabiha Gökçen havalimanından uçağa binip Antalya'ya uçacağım. Aslında yolculuğu bir arkadaşımla birlikte yapıyorum, fakat kendisinden henüz izin almadığım için tek başıma yolculuk yapıyormuş gibi yazmaya devam ediyorum.
Boğaz köprüsünün ışıkları güzel gözüküyor. Keşke yanımda fotoğraf makinam olsaydı diyorum, neyse başka zaman makinayla çekerim. Aracı sağa çekip cep telefonumla boğaz köprüsünün fotoğrafını çekiyorum.
Ardından Sabiha'ya doğru ağır ağır yol alıyorum. Ne güzel trafik. yok. 20 dakika kadar sonra falan, havaalanına ulaşıyorum.
Arabamı, Pegasus'un eko-park'ına bırakıyorum. Havaalanı otopark fiyatları gereksiz pahalı, ekopark günlük 10 lira falandı sanırım. Havaalanına kıyasla, bedava. Hâsılı, aracı ekoparka çekip, servisle 3 dakikada havaalanına gidiyoruz.
Zaten biliyorsunuz, 1 Su = 6 TL :)
Pegasus'tan bilet aldığım için uçak biletinin fiyatı, neredeyse otobüs biletinin fiyatından daha ucuz. Amaaa, sevgili havalimanı yetkilileri, sattığınız su uçağın içinde daha ucuza satılıyor. 1 su 6 TL ?
Dünya'da en sevdiğim manzaralardan birisi... Havadaki nemin aynı seviyede bulutlaşarak böyle bir manzara oluşturması müthiş bir doğa olayı aslında. Yeri gelmişken... Hep bu seviyelerden bir atlayış yapmak ve şu bulutları paraşüt açarak geçmek istemişimdir. Yapılacaklar listesinde yerini koruyor.
Antalya uzaktan gözüktü... Ufukta karlı dağlar da var. Amanın dedim, ben Nisan'da Antalya'da kar olduğuna inanmamıştım :)
Sonunda Antalya'dayız... Uslu Makina sahibi Yusuf Bey bizi karşılıyor ve Ocağa doğru yola çıkıyoruz...
DEVAMI: Dağ Kesme Makinası (3/4) Mermer Ocağı
İlk makina olduğu için, sahada devreye alınması ve testlerin yapılması gerekiyor. E doğal olarak kolları sıvıyoruz...
Erken kalkan yol alır...
Dolayısıyla, 2 Nisan sabahı, henüz güneş doğmadan yola çıkıyorum. Sabiha Gökçen havalimanından uçağa binip Antalya'ya uçacağım. Aslında yolculuğu bir arkadaşımla birlikte yapıyorum, fakat kendisinden henüz izin almadığım için tek başıma yolculuk yapıyormuş gibi yazmaya devam ediyorum.
Boğaz köprüsünün ışıkları güzel gözüküyor. Keşke yanımda fotoğraf makinam olsaydı diyorum, neyse başka zaman makinayla çekerim. Aracı sağa çekip cep telefonumla boğaz köprüsünün fotoğrafını çekiyorum.
Ardından Sabiha'ya doğru ağır ağır yol alıyorum. Ne güzel trafik. yok. 20 dakika kadar sonra falan, havaalanına ulaşıyorum.
Arabamı, Pegasus'un eko-park'ına bırakıyorum. Havaalanı otopark fiyatları gereksiz pahalı, ekopark günlük 10 lira falandı sanırım. Havaalanına kıyasla, bedava. Hâsılı, aracı ekoparka çekip, servisle 3 dakikada havaalanına gidiyoruz.
Zaten biliyorsunuz, 1 Su = 6 TL :)
Pegasus'tan bilet aldığım için uçak biletinin fiyatı, neredeyse otobüs biletinin fiyatından daha ucuz. Amaaa, sevgili havalimanı yetkilileri, sattığınız su uçağın içinde daha ucuza satılıyor. 1 su 6 TL ?
Dünya'da en sevdiğim manzaralardan birisi... Havadaki nemin aynı seviyede bulutlaşarak böyle bir manzara oluşturması müthiş bir doğa olayı aslında. Yeri gelmişken... Hep bu seviyelerden bir atlayış yapmak ve şu bulutları paraşüt açarak geçmek istemişimdir. Yapılacaklar listesinde yerini koruyor.
Antalya uzaktan gözüktü... Ufukta karlı dağlar da var. Amanın dedim, ben Nisan'da Antalya'da kar olduğuna inanmamıştım :)
Sonunda Antalya'dayız... Uslu Makina sahibi Yusuf Bey bizi karşılıyor ve Ocağa doğru yola çıkıyoruz...
DEVAMI: Dağ Kesme Makinası (3/4) Mermer Ocağı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder