Linklist

10 Kasım 2024 Pazar

Rıza Üretimi, Onaylama, Fikir Hürriyeti

 Rıza Üretimi ve Fikir Hürriyeti: Onaylamanın Gücü ve Tehlikeleri

Günümüz dünyasında bilgi akışı hiç olmadığı kadar hızlı ve yoğun. Medya, sosyal medya ve diğer iletişim kanalları aracılığıyla sürekli olarak yeni bilgilere maruz kalıyoruz. Ancak bu bilgi seli içerisinde, bireylerin gerçek anlamda fikir hürriyetine sahip olup olmadığı tartışmaya açık bir konu. Bu noktada "rıza üretimi" ve "onaylama" kavramları önem kazanıyor.

Rıza üretimi, kitle iletişim araçları ve diğer güç odakları tarafından, toplumun belli bir düşünce ya da eylemi kabul etmesini sağlama sürecidir. Noam Chomsky ve Edward S. Herman'ın "Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği" adlı eserinde detaylı bir şekilde ele alınan bu kavram, medyanın ve propagandanın toplum üzerindeki etkisini vurgular. Medya ve diğer iletişim araçları, belirli ideolojileri veya politikaları normalleştirerek ve alternatif görüşleri marjinalleştirerek, toplumun bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde onayını alır. Bu süreçte, bireylerin kendi özgür iradeleriyle düşünmeleri yerine, sunulan bilgilere dayanarak şekillenen bir düşünce yapısı oluşur. Günümüzde büyük veri, veri analitiği ve sosyal medya, Chomsky'nin rıza üretimini anlattığı dönemin iletişim araçlarından çok daha fazla hayatımıza giriyor. Sosyal medya platformları ve dijital mecralar, kişisel verilerimizi toplayarak bireysel profiller oluşturuyor ve bu verileri kullanarak bize özel içerikler sunuyor. Bu durum, manipülasyonun ve rıza üretiminin daha kişiselleştirilmiş ve etkili hale gelmesine neden oluyor.

Örneğin, Facebook'un 2016 ABD başkanlık seçimleri sırasında kullanıcı verilerinin izinsiz olarak üçüncü taraflarla paylaşılması ve bu verilerin siyasi reklamlar için kullanılması büyük bir skandal olarak ortaya çıktı. Cambridge Analytica adıyla bilinen bu olayda, milyonlarca kullanıcının verileri toplanarak seçmen davranışları manipüle edilmeye çalışıldı. Bu tür gelişmeler, modern teknolojilerin rıza üretimi süreçlerinde ne kadar güçlü bir araç haline geldiğini gösteriyor.

Onaylama ise bireylerin veya toplumun belirli bir düşünceyi, politikayı veya eylemi kabul etmesi anlamına gelir. Bu kabul, bazen bilinçli bir tercihin sonucu olsa da, rıza üretimi süreçleriyle manipüle edilebilir. Fikir hürriyeti ise bireylerin herhangi bir dış baskı olmaksızın kendi düşüncelerini oluşturma ve ifade etme özgürlüğüdür.

Rıza üretimi ve manipülasyon süreçleri, fikir hürriyetini tehdit edebilir. Bireyler, sunulan bilgilerin doğruluğunu sorgulamadan kabul etmeye yönlendirildiğinde, gerçek anlamda özgür bir düşünce ortamından söz edilebilir mi?

John Stuart Mill'in özgürlük tanımına dönelim. "Özgürlük Üzerine" adlı eserinde, ifade özgürlüğünün ve farklı görüşlerin varlığının toplum için hayati önem taşıdığını vurgular. Burada da çeşitlilik önümüze geliyor. Çeşitlilik de, yüzyıllar içinde onca acıyla elde edebildiğimiz özgürlüğümüzün bir parçası. Mill'e göre herhangi bir görüşün susturulması, insanlığın gerçeği bulma çabasına zarar verir. Peki hiçbir görüş susturulmasa dahi, tüm bilgi kaynakları tekilleştirildiğinde bu çeşitliliğe, dolayısıyla düşünce evrimine zarar vermiyor mu? Sapere aude... Giderek zorlaşıyor. 

Nedir bilgi kaynaklarının tekilleşmesi? Bilgi kaynağını seçme özgürlüğümüzün olmadığı, nereden erişmeye çalışırsak çalışalım, üretilen bilgilerin kısıtlı sayıda kaynaktan süzülmesi aklınıza hangi filmi/kitabı getiriyor? Biraz da Orwel'in 1984'ü gibi değil mi... Neden 1984? Hayır, benim doğduğum sene değil. Orwel'in 1984 kitabından esinlenen filmde, baş karakter Winston Smith'in çalıştığı kurum, geçmişteki gazete haberlerini, belgeleri ve tarih kayıtlarını düzenli olarak değiştirerek devletin propagandasına uygun hale getirir. Hedef, geçmişi sürekli olarak yeniden yazarak, insanların gerçeği sorgulama yeteneğini ortadan kaldırmaktır. Bunları teknoloji karşıtı olduğum için yazmıyorum. Aksine yeni çıkan her teknolojiyi imkanlarım el verdiği ölçüde hayatıma dahil etmeye çalışan bir profesyonelim. Fakat Cambridge Analytica skaldalı, ChatGpt ile hayatımıza çok hızlı biçimde giren, geniş dil modelleri ve yapay zeka araçları, bunların topluma açık olmayan ve hatta sivil denetime oldukça kapalı olan bilgi üretim süreçleri, fikir hürriyeti ve rıza üretimi konusunda düşünmemizi, en azından az buçuk bilgi sahibi olmamızı zorunlu kılıyor.

Fikir hürriyeti, demokratik toplumların temel taşlarından biri olup, bireylerin özgürce düşünebilmesi ve farklı görüşlerin ifade edilebilmesi sağlıklı bir toplumsal tartışma ortamı yaratır. Rıza üretiminin farkında olmak, bireyleri sunulan bilgileri sorgulamaya ve eleştirel bir bakış açısı geliştirmeye teşvik ederken, aynı zamanda bilgi manipülasyonunun ve -varsa- bir propagandanın etkilerini azaltmak için bilinçli olmayı gerektirir. 

Rıza üretimi ile onaylama  günümüzde sıkça karşılaşılan ve fikir hürriyeti üzerinde etkili olan önemli konulardır. Bilgiye erişimin kolay olduğu çağı geride bırakıp, (topladığımız bilgiler sayesinde ürettiğimiz) fikre ulaşmanın kolay olduğu bir çağa girdik geçen sene. Çocuklar chatgpt türevleri ile sohbet ediyorlar. Güncel bir örnek olduğu için; İsrail ve Filistin savaşında hangi tarafın haklı olduğunu anlamak için her iki ülkenin de tarihini okuyup, geçmişi öğrenmek ve buradan bir senteze ulaşmak yerine basitçe "İsrail filistin savaşında hangi taraf haklı?" diye sorulup, gelen cevabın referans kabul edilebileceği bir gelecek hayal değil. Gerçek anlamda özgür düşünebilmek için eleştirel düşünce beceri seti geliştirmeliyiz.

Hayatımıza dair sıklıkla kararlar aldığımızı söylemek pek mümkün olmasa da, en azından teoride kendi özgür irademizle kararlar alabilmek ancak bu farkındalıkla mümkün olabilir. 

Olur ya, günün birinde düşünmek hatta karar almak gerekir.

22 Ekim 2024 Salı

GA700 AC Sürücü Özellikleri Hangi Sorunlara Çözüm Üretir

Genç bir mühendis mail atmış, GA700 invertörlerinin dökümanlarında yazan özellikleri isim isim yazıp ne işe yaradıklarını sormuş. Seneler önce kendime aşağıdaki notları mail atmışım, direkt buraya kopyala-yapıştır yapıyorum. Hatalı olan olabilir tekrar kontrol etmedim. 

Torque Control (Tork Kontrolü): Motorun torkunu kontrol ederek, sabit bir tork sağlamaya yardımcı olur. Özellikle sabit yük gereksinimi olan uygulamalarda kullanılır

Droop Control: Motor hızını ve torkunu dengeleyerek birden fazla motorun aynı yükü paylaşmasını sağlar. Genellikle jeneratörlerde ve paralel çalışan motor sistemlerinde kullanılır.

Speed/Torque Control Switch (Hız/Tork Kontrolü Anahtarı): Hız ve tork arasında geçiş yaparak uygulamanın gereksinimine göre motor performansını optimize eder.

Feed Forward Control: Motorun hız ve tork tepkilerini iyileştirmek için gelecekteki durumu tahmin eden bir kontrol sağlar. Bu, hızlı yanıt sürelerine ihtiyaç duyan uygulamalarda önemlidir.

Zero Servo Control: Motorun düşük hızlarda veya hareketsizken bile sabit bir pozisyonda kalmasını sağlar. Hassas pozisyonlama gereken uygulamalarda kullanılır.

Momentary Power Loss Ride-Thru: Kısa süreli elektrik kesintilerinde motorun durmasını önler, sistemin çalışmaya devam etmesini sağlar.

Speed Search (Hız Arama): Motorun hızını yeniden başlatmadan önce mevcut hızını tespit eder, bu da yeniden başlatmayı daha yumuşak ve verimli hale getirir.

Overtorque Detection (Aşırı Tork Tespiti): Motorun aşırı tork altında çalışıp çalışmadığını izler ve koruma sağlar. Motorun zarar görmesini engeller.

Torque Limit (Tork Sınırı): Motorun üretebileceği maksimum torku sınırlayarak aşırı yüklemeleri önler.

17 Step Speed (17 Adımlı Hız Kontrolü): Motorun farklı hız seviyelerinde çalışmasını sağlar, esnek hız ayarları sunar.

Accel/Decel Switch (İvme/Yavaşlatma Anahtarı): Motorun hızlanma ve yavaşlama sürelerini ayarlamak için kullanılır, bu da hassas kontrol sağlar.

S-curve Accel/Decel (S-eğrisi İvme/Yavaşlatma): Hızlanma ve yavaşlama sürecini yumuşak ve kontrollü bir şekilde yapar, ani değişimlerden kaynaklanan sarsıntıları önler.

3-Wire Sequence (3 Kablolu Sekans): Üç kabloyla çalışan motor kontrol yöntemini sağlar, basit kontrol devrelerinde yaygın olarak kullanılır.

Auto-Tuning (Otomatik Ayar): Motorun parametrelerini otomatik olarak optimize eder, hem dönen hem de sabit motorlar için kullanılabilir.

Dwell: Motorun belirli bir süre sabit hızda çalışmasını sağlar, genellikle hızlanma veya yavaşlama aşamalarında kullanılır.

Cooling Fan On/Off Switch (Soğutma Fanı Açma/Kapama Anahtarı): Motor sürücüsünün içindeki soğutma fanını açıp kapatma özelliği sunar, enerji tasarrufu sağlar.

Slip Compensation (Kayma Telafisi): Yük altındaki motorun hızını sabit tutmak için kaymayı telafi eder, özellikle sabit hız gereken uygulamalarda kullanılır.

Frequency Jump (Frekans Atlama): Belirli bir frekans aralığında motorun çalışmasını önler, rezonans sorunlarını azaltır

Upper/Lower Limits for Frequency Reference (Frekans Referansı için Üst/Alt Sınırlar): Motor hızının belirli bir aralık içinde kalmasını sağlar, aşırı hız veya düşük hızda çalışmayı önler.

DC Injection Braking (DC Enjeksiyon Freni): Motorun durma anında daha hızlı yavaşlamasını sağlamak için doğru akım enjeksiyonu kullanır.

Overexcitation Deceleration (Aşırı Uyarma Yavaşlatma): Motorun hızlı bir şekilde yavaşlamasını sağlamak için manyetik alanı kuvvetlendirir.

High Slip Braking (Yüksek Kayma Freni): Hızlı yavaşlama gerektiren uygulamalar için motorun kayma oranını artırarak frenleme sağlar.

PID Control (PID Kontrolü): Hata sinyalini sürekli izleyip hız ve torku kontrol etmek için geri beslemeyi kullanır. Uyku fonksiyonu ise motorun gerektiğinde dinlenme moduna geçmesini sağlar.

Energy Saving Control (Enerji Tasarruf Kontrolü): Motorun çalışma süresince enerji verimliliğini artırır, enerji tüketimini optimize eder.

MEMOBUS/Modbus Communication (RS-485): Endüstriyel otomasyon sistemlerinde yaygın olarak kullanılan haberleşme protokollerini destekler.

Fault Restart (Hata Yeniden Başlatma): Geçici hatalardan sonra motorun otomatik olarak yeniden başlatılmasını sağlar.

20 Temmuz 2024 Cumartesi

Microsoft Edge Extensions

Şunları toplu halde bulmuşken unutmamak için buraya koyalım.

edge://extensions/: Yüklü uzantıları yönetmek ve yeni uzantılar eklemek için kullanılır.
edge://settings/: Genel tarayıcı ayarlarını yapılandırmak için kullanılır.
edge://settings/privacy: Gizlilik ve güvenlik ayarlarını yapılandırmak için kullanılır.
edge://settings/passwords: Kaydedilmiş parolaları yönetmek için kullanılır.
edge://settings/addresses: Kaydedilmiş adresleri ve ödeme yöntemlerini yönetmek için kullanılır.
edge://about/: Edge tarayıcısının çeşitli dahili sayfalarına erişim sağlar.
edge://version/: Edge tarayıcısının sürüm bilgilerini görüntüler.
edge://history/: Tarayıcı geçmişini görüntülemek ve yönetmek için kullanılır.
edge://favorites/: Favori siteleri görüntülemek ve yönetmek için kullanılır.
edge://downloads/: İndirilen dosyaları görüntülemek ve yönetmek için kullanılır.
edge://inspect/: Tarayıcıda açık olan sekmelerdeki geliştirici araçlarını incelemek için kullanılır.
edge://net-export/: Ağ trafiğini izlemek ve dışa aktarmak için kullanılır.
edge://policy/: Uygulanan ilke ayarlarını görüntülemek için kullanılır.
edge://security/: Tarayıcının güvenlik ayarlarını görüntülemek ve yönetmek için kullanılır.
edge://taskmanager/: Edge'in dahili görev yöneticisini açar, burada hangi sekme ve uzantının ne kadar kaynak kullandığını görebilirsiniz.
edge://performance/: Tarayıcı performansını izlemek ve iyileştirmeler yapmak için kullanılır.
edge://flags/: Deneysel tarayıcı özelliklerini etkinleştirmek veya devre dışı bırakmak için kullanılır.
edge://net-internals/#hsts: HSTS ayarlarını yönetmek için kullanılır.
edge://settings/certificates: Sertifika ayarlarını yönetmek için kullanılır.

4 Mayıs 2024 Cumartesi

Bazı Veriler

Dünyadaki ilk 500/2000 firma listeleri çeşitli farklı metriklerle ölçülerek Fortune, Forbes ve FT tarafından yayınlanıyor. Bir liste satış rakamlarına odaklanırken, bir diğeri piyasa değerine, bir başkası ise satış/piyasa değeri/net kâr ve varlık büyüklüğünü dikkate alarak ayrı ayrı listeler hazırlıyor.

Bir iki tanesini ve fazlasını aşağıya ekledim, incelemeye değer.

Fortune 500 Türkiye (TR)| Fortune Turkey

Fortune 500 (US) – The largest companies in the U.S. by revenue | Fortune

Fortune Global 500 – The largest companies in the world by revenue | Fortune

Ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GDP) - GDP (current US$) | Data (worldbank.org)

TRAINS: http://unctad-trains.org

UNSD: http://unp.un.org/comtrade.aspx

WTO : http://www.wto.org

1 Mayıs 2024 Çarşamba

Kullandığım Yapay Zeka Araçları

Bir iki blog önce yazdığım gibi... Bu blog uzun süredir pasif. 

Ama faydalandığım bir şey varsa daha sonra hızlıca erişmek adına buraya da eklemeye başladım yeniden. Tabi hızlıca erişmek için onenote da kullanabilirim (ve kullanıyorum), ama bir kısmı bu bloga denk gelen sizlerin de işine yarayabilir, neyse devam.

Bir süredir yapay zeka işlerimi hızlandırmamda bana yardımcı oluyor, şahsi maillerime yanıt vermekten, datadan grafik oluşturmaya veya bir youtube videosu izlemeden direkt özetini alan araçlara kadar geniş bir yelpazede kullanıyorum. Sıkıcı işleri üstlenebiliyor, kitap taraması da yapabilecek sanırım yakında. 

Özetle standart kullanıcıların günlük işlerinde vazgeçilmez bir yardımcı haline geldi. Profesyonel olarak baktığımda, yazılım geliştirme, sipariş maillerinin anlamlandırılıp sisteme sipariş olarak girilmesi, vb. gibi bir çok otomasyon işini de ciddi anlamda yapmaya başlamışlar yapay zeka araçlarıyla. Zaman, eskisinden hızlı geçiyor. 

Aşağıdaki iki yapay zeka aracı, sürekli olarak kullandığım iki araç. Senin de işine yarayan ve günlük olarak kullandığın bir AI tool varsa yorumlarda görelim... 



30 Mart 2024 Cumartesi

Duygusal Zeka Üzerine

Teknosa pazarlama müdürü Emre Kurtoğlu'nun linked-in paylaşımından alıntı yapıyorum.

Benim de bu sene üzerinde çalışacağım konulardan birisi olan duygusal zeka, gelecekte geçmişte olduğundan daha önemli olacak. Bugünün geçmişten farkı iletişim paradigmasındaki hızlı değişiklikler.

Gündem eskiye göre çok hızlı değişiyor, iletişim kanalları arttı ve yüksek hızlı iletişim çağında yaşıyoruz. Bu hız ve kanallar daha da artacak ve çeşitlenecek gibi gözüküyor. 

Dolayısıyla, duygusal zeka kasları güçlü olanlar, gerek hayatta gerekse iş dünyasında karşılaştıkları sorunları çözerken, bu kaslarını hiç çalıştırmayanlara kıyasla bir adım önde olacaklar.



Aidiyet Arayışı Anatomisi: Türkiye ve Diaspora Üzerine Düşünceler

Yurtdışında yaşayan, analiz ve gözlem yeteneğine güvendiğim, çok yetenekli bir arkadaşımla ara ara mektuplaşırım. Pandemi döneminde eve hapsolduğunda yalnızlık ve yabancılık üzerine düşünüyor. Bu konuda yaptığınız kısa bir yazışma, modern Türkiye ve Türk diasporası hakkında yeniden düşünmeme vesile oldu. Bu diyaloglar, Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında yaşayan Türklerin karşılaştığı zorluklar, aidiyet hissi ve topluluk oluşturma çabaları üzerine düşüncelerimi gözden geçirmemi sağladı.

Türkiye, son yıllarda büyük dönüşümler geçirdi. Bu diyalogdan anladım ki, toplumsal, ekonomik ve politik alanlardaki bu değişimler, (bazı) düşünen insanlara yalnız olduklarını ve başkaları tarafından anlaşılmadığını hissettiriyor. Özellikle toplumsal çatışmalar ve sınıf ayrımları, toplumun giderek parçalanmasına yol açtı. Eğitimli kesimler arasında artan kibir ve yabancılaşma, "biz" ve "onlar" diye bir ayrım yaratıyor ve geniş bir aidiyet hissi veya topluluk ruhu oluşturulmasını zorlaştırıyor.

Yurtdışında yaşayan Türkler için durum daha da karmaşık bir hal alıyor. Yeni bir ülkeye uyum sağlama çabası, kültürel ve dilsel zorluklarla birlikte, anavatanla olan bağların zayıflamasına neden oluyor. Uyum sağlama çabası, bireyin kendine yabancılaşma, yeni bir değer sistemi oluşturma, yeni bir aidiyet hissi inşa etme mücadelesini ön plana çıkarıyor. Bu durum, Türk diasporasının "aidiyet" krizini daha da derinleştiriyor. Anavatanlarındaki değerlerden ve kültürden uzaklaşma riskiyle karşı karşıya kalan bu insanlar, yeni ülkelerinde kendilerini kabul ettirmeye ve ait hissetmeye çalışıyor.

Peki, bu zorluklarla nasıl başa çıkılabilir? İletişimimizde öne çıkan bir tema...Karşılıklı anlayış ve empatiye dayalı, çeşitliliği kucaklayan bir topluluk anlayışının benimsenmesi gerekliliği. Aidiyet hissini yeniden inşa etmek ve topluluk bağlarını güçlendirmek için bireysel çıkarların önemsemesi kadar, ortak iyiliği gözetmek de önemlidir. Bu, en azından, birbirimizi dinlemek, anlamak ve desteklemek anlamına geliyor.

Modern dünyada, teknoloji ve sosyal medya, diasporadaki bireylerin birbirleriyle ve anavatanlarıyla bağlantıda kalmasını kolaylaştırırken, gerçek insan ilişkileri kurmak ve karşılıklı destek alışverişinde bulunabilmek için özel bir çaba harcamak gerekiyor. Gerçek topluluklar, somut eylemler ve ilişkiler üzerine kurulur ve bireylerin hem profesyonel hem de kişisel gelişimlerine katkıda bulunurken, zor zamanlarda bir destek ağı sunar. Yazışmalarımızda dile getirilen düşünceler, hem Türkiye'de hem de yurtdışında yaşayan Türkler olarak karşılaştığımız ortak zorlukları vurguluyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek ve daha anlamlı topluluk bağları kurmak için, açık fikirli olmalı, önyargılarımızı aşmalı ve birbirimizin farklılıklarını anlamaya çalışmalıyız. Her birimizin oynayacağı bir rol var; ve bu zorluklar bizi daha güçlü, daha bağlı ve daha anlamlı ilişkiler kurabileceğimiz yeni yolculuklara doğru yönlendirebilir. Bunca lafın üzerine, gerçekten tüm bu olayın merkezine koyabileceğim bir duygu var. Umut. 

Umudunuzu kaybetmeyin. Bilime, sanata, ülkemizin geleceğine dair, milletimizin bir arada yaşama isteğine dair umudunuzu yitirmeyin.

YAZIŞMALAR

Şahıs ismine gerek yok. Arada bazıları benim mesajlarım. Kendisinden izin almadan, anonim olarak, yargılamadan yayınlıyorum. Zaten pek okuma alışkanlığınız yok :)

--

40 yaşında yapayalnız bir insanım, kandırılmış bir milletin, kandırılmış milyonlarcasından biriyim. İnandığım Türkiye yok, inandığım toplum yok, inandığım insanlar yok. Bugüne kadar naif bir insan gibi çile çektim. Şimdi neyim var? Hiçbir şeyim yok.

Devletimizin umurunda olmayan bir halkız, milletimiz desen o da bitti. Millet nedir? Ortak ülkü ve çıkarları olan, beraber yaşama hevesi olan organize bir kitle, bu ortaklığı kültürle birleştirmiş olarak. Ben milletimize bakınca artık sınıflar görüyorum, ve güçlü olmak için güçlü olana biat etmeye hevesli, okumuşundan cahiline, solcusundan sağcısına göt yalayıcıların makam sahibi olduğu, muhalif iktidar fark etmeksizin çürümüş ve ruhunu kaybetmiş bir kitle.

Şimdi sana bir soru, ben Türk'üm, ne anlıyorum Türklükten? Yapayalnız bir insanım, yaşamın dışındayım, buradaki gelen kitleden o denli nefret ettim ki, yani çoğunluğu kastediyorum, o ODTÜ'lü tayfa başta olmak üzere, bu ülkenin okumuşunun tek derdinin sınıf atlamak olduğunu gördüm. Bu insanların aslında eleştirdikleri iktidarın insanlarından hiçbir farkı yok. Kendi küçük dünyalarında birbirlerini desteklerler, birbirlerini kıskanırlar da, diğer insanlara müthiş bir kibirle bakmanın ötesinde yaşamlarını bu kibri elde etmek için çabalamalarıyla kurmuşlardır. Bu da Türk, ben de Türk'üm.

Çok sevdiğim bir dostum var, o Türkiye'de Alevi ve Kürt olduğu için ülkenin daha da boktan taraflarını da görmüş, on numara bir adam. Kişilik karakter olarak, adam on numara bak bunu herkes için demem. O da benim gibi, kanı sıcak, insana yakın, -------'da yaşıyor benden sonra geldi. Adam bir firmada çalışıyor, oraya Boğaziçi'li bir kız geliyor, buna yardım ediyorlar, bu eleman Belçika'da yaşadığı ırkçılığa dair bir iki şey diyor diğer arkadaşına, sonra bu kız atlayıp "ya buralara gelip eski gelen cahil Türkler gibi sıkıntı yaşamayı da anlamıyorum", arada da "zaten ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ gibi okullardan mezun olmayanlar salak değil mi?" gibi bir aptalca, ahmakça ve haddini bilmez bir cümle ediyor. Bunun üzerine masadaki başka bir arkadaş "Biz size yetmeyiz, bu masa salaklardan oluşuyor, istersen daha akıllı bir masaya oturabilirsin" gibi bir şey diyor. İşte bizim okumuşumuzun vizyonu bu kadar hocam. 

Ben bu kitleden nefret ediyorum ve nefreti tiksinmeyi geçtim, günahı olsa vermeyecek, güçlüye yamanmak ve hazıra konmak için uğraşan, çabası da bunun üzerine kurulu bir skime yaramaz bir kitledir bu.

Şimdi tekrar şunu diyeceğim. Başkan ben Türk'üm, ama Türklükten bir bok anlamıyorum. Bakıyorum Türkiye'ye dönsem, bu yaşta orada iş bulabileceğimden bile emin değilim, bulsam, tutunabileceğimden emin değilim. Benim için Türkiye dışında çalışmak, hem daha kolay, hem daha çok kazanma şansım daha yüksek. Bu acı bir olay. -----------'daki gibi --------- gibi bir boktan anlamayan (o hıyar oğlu hıyarın nasıl Türkiye derecesi yapıp Boğaziçi Bilg'e girdiğini de anlamış değilim, beyinsiz cahil herifin teki lan o) insanların ağız kokusunu çekmek istemediğim için.

Hocam, --- birbirini tutuyor, belirli bir sınıfa dahil insanlar, okul gibi komüniteler birbirini tutuyor, e cemaatler birbirini tutuyor, bize de s.. tutmak düşüyor. Benim kendime sorum, benim ve bu arkadaş gibi insanların cemaati kim? Böyle ayazda kalmış bekçi çükü gibi kalakaldık işte, ne yapıyorsak kendimiz yapıyoruz. Halbuki ben işimin görülmesini isterim, bir telefon açıp hal hatır soracak insan bile yok neredeyse etrafımda, bu kadar az, bu kadar yalnız, bu kadar vatansız ve kimliksiziz. Cana yakınlığın, vefakarlığın karşılığı işte budur.

Şunu düşündüm, buraya geliyor insanlar, buradaki a.. k.. Fetö'cüleri insanları tavlamak için kılıktan kılığa girip onların her derdini çözmeye çalışıyor. Aslında bu ibneler, devletsiz ve yalnız kalmış insanların sorunlarını çözerek güçlenmişler zaten. Bak, adam bir sorunu çözmüş, problem ortada, eğer bir devlet halkını umursamıyorsa, bir toplum beraber yaşamanın gereklerine dair değerlerini yitirmişse, bir aç komşuya tok komşu kapısını çalmıyorsa başına bela almamak için, bir başına gurbette akşam geçiren benim gibi insanlar da yok sayılıyorsa, aidiyet nedir, toplum nedir?

Hem bu sorunlar hem Türkiye'de böyle, hem yurtdışında böyle. Ben ta 2014'te bir Türk diasporasının oluşacağını görmüştüm, o zaman buna dair yazı yazmıştım, sonra sildim. Hatta bazıları dalga geçti, şimdi daha iyi anlıyorum niye dalga geçtiklerini. Adam Türklüğünü unutmaya geliyor buraya, kendinden nefret ediyor, yarın Hollandalı olsa, bu sefer ilk sorunda Hollandalılığı unutacak, her şekle girer, çıkarı için, kalıcı hiçbir şey bırakamaz. Çünkü ahmak insanlar, kısa vadeli düşünür, bencildir, ilkeldir. Bu insanlarla benim mezhebim bir mi? Ya da benim gibi değerleri olan insan aynı kümeye girebilir mi?

Keşke kendi aramızda, adı konulmuş bir kardeşliğimiz olsa, hayatın her alanında birbirimize destek olabileceğimiz seçme insanlar olsa. Ben bunu yapabileceğimden emin değilim, insanların basit yaşamsal sorunlarını çözebilecek ve sığınabilecekleri, güç alabilecek ve güç katabilecekleri bir grup insan, bence koca dünyaya yeğdir. Sen ne düşünüyorsun?

-----

İnsanlar mutsuz. Sokaktaki bir yere yetişme telaşı, hayatta kalma/yarın ne olacak kaygısı, İstanbul'da bolca görülebilecek çürümüşlük... Mutsuz kardeşim. Mutsuzluğunun yanında, kendi başına. Bir aradalık da aile babalarının, mahalle abilerinin, siyasi parti ilçe başkanlarının, cemaatlerin ve hatta yoga hocalarının da dahil edilebileceği minik güç odakları çevresine toplanmış minik kabileler içinde olabiliyor. Ama ben dezavantajlı bireye sahip, düşmüş veya zor durumdaki ailelerin yalnızlığına üzülüyorum. Dışarısı çok umurumda değil, ben gitmeyi tercih etmeyenlerdenim. Fakat Türkiye'de, "normal" bireyler için tasarlanmış bir sistemde insanlar bu haldeyse, dezavantajlı bireylere sahip ileler için ciddi bir "birlik" olması gerektiğine inanıyorum. Konuyu dağıtmayayım...

Ben bir birey olarak bu kabileler içinde olmayı istemiyorum, öyle planlı programlı bir çaba değil benimkisi fakat kendi dünyam içerisinde kalmayı tercih ediyorum. Bir zamanlar şehrin içinde biraz korunaklı bir arazide sevdiğim arkadaşlarımdan oluşan, yatay mimari ile yapılmış bir site yapmak ve içinde yaşamak hayalim vardı. Belki yaparım bir gün. Sadece evlenip arkadaşlarından kopan erkek arkadaşlara bir sitemim var, onları da yeri geldikçe kılıbıklıkla itham edip köşeme geri dönüyorum :)

Bir yere ait olma ihtiyacı gerçekten bir ihtiyaç mı? Kendi başına mutlu olmayı bilmeyen sürüyle insanın var olmasının sebebini ben hayatta kalma çabasına, takdir edilme arzusuna ve gelecek kaygısının sistematik olarak yaşanmasına bağlıyorum. 

Türkiye'de bulunan işletmeleri yönetenlerin de bu toplumun dışından elemanlar olmadığını düşündükçe, o çembere sıkışmışlık hissinin sebebini de daha iyi anlayabiliyorum. Yolda giden iki tekerlekli bisikletler gibiyiz, yürüdükçe dengede duruyoruz, durma şansımız yok. Zaten durmamak gerekiyor burada.

Neyse...

Tek hıyar o Boğaziçili kız değil, onlardan sürüyle var. Okumuşu arasından, arkadaşımız dediklerimiz arasından da hıyar çıkıyor. --- ile telegramda yaptığımız yazışmayı düşün, adamı her türlü sosyal medya kanalından engelledim, tek ortak telegram grubumuzda görebiliyorum. İyi insanlar da anlaşamayabiliyor, kibir... Bu arada Türkiye'ye döndüğün anda burada iş bulabilirsin, maaşlar da neredeyse Avrupa seviyesine geliyor... Fakat sokağa çıktığında konforlu bir yaşam alanı bulmak istiyorsan, göstermelik de olsa birbirine saygı gösteren insanlar görmek istiyorsan tekrar düşün.

Hocam, biz istesek de istemesek de Türk'üz. Ve yüzyıllardır süregelen yenilgiler silsilesi sebebiyle bir fetret devri yaşıyoruz. Senin Türk diasporasını yazdığın gibi, ben de 2008'da falan yakın gelecekte olacak olan Türk sorunu hakkında bir şeyler yazmıştım. Benzer şekilde sildim. Anlıyorum...

Geçen yılların bana öğrettiği tek şey şu, bir çıkar odaklı olmayan tüm bir aradalıkların, çetelerin, örgütlerin günün sonunda dağıldığı. Bir arada olmayı istediğin insanlara para kazandırabilecek bir ticari organizasyon kurabilirsen ancak o zaman insanlar -onurlarından ve kişiliklerinden taviz vermeden- bir arada dururlar. Kendi aramızda ise çıkar odaklı olmayan bir grubumuz var zaten sevgili dostum, bunun adı arkadaşlık. <burada arkadaşlık ilişkilerine çeşitli örnekler>... yollayabiliyorsa bu ilişki ağı zaten hayatımızın içinde değil mi?