Linklist

10 Kasım 2024 Pazar

Rıza Üretimi, Onaylama, Fikir Hürriyeti

 Rıza Üretimi ve Fikir Hürriyeti: Onaylamanın Gücü ve Tehlikeleri

Günümüz dünyasında bilgi akışı hiç olmadığı kadar hızlı ve yoğun. Medya, sosyal medya ve diğer iletişim kanalları aracılığıyla sürekli olarak yeni bilgilere maruz kalıyoruz. Ancak bu bilgi seli içerisinde, bireylerin gerçek anlamda fikir hürriyetine sahip olup olmadığı tartışmaya açık bir konu. Bu noktada "rıza üretimi" ve "onaylama" kavramları önem kazanıyor.

Rıza üretimi, kitle iletişim araçları ve diğer güç odakları tarafından, toplumun belli bir düşünce ya da eylemi kabul etmesini sağlama sürecidir. Noam Chomsky ve Edward S. Herman'ın "Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği" adlı eserinde detaylı bir şekilde ele alınan bu kavram, medyanın ve propagandanın toplum üzerindeki etkisini vurgular. Medya ve diğer iletişim araçları, belirli ideolojileri veya politikaları normalleştirerek ve alternatif görüşleri marjinalleştirerek, toplumun bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde onayını alır. Bu süreçte, bireylerin kendi özgür iradeleriyle düşünmeleri yerine, sunulan bilgilere dayanarak şekillenen bir düşünce yapısı oluşur. Günümüzde büyük veri, veri analitiği ve sosyal medya, Chomsky'nin rıza üretimini anlattığı dönemin iletişim araçlarından çok daha fazla hayatımıza giriyor. Sosyal medya platformları ve dijital mecralar, kişisel verilerimizi toplayarak bireysel profiller oluşturuyor ve bu verileri kullanarak bize özel içerikler sunuyor. Bu durum, manipülasyonun ve rıza üretiminin daha kişiselleştirilmiş ve etkili hale gelmesine neden oluyor.

Örneğin, Facebook'un 2016 ABD başkanlık seçimleri sırasında kullanıcı verilerinin izinsiz olarak üçüncü taraflarla paylaşılması ve bu verilerin siyasi reklamlar için kullanılması büyük bir skandal olarak ortaya çıktı. Cambridge Analytica adıyla bilinen bu olayda, milyonlarca kullanıcının verileri toplanarak seçmen davranışları manipüle edilmeye çalışıldı. Bu tür gelişmeler, modern teknolojilerin rıza üretimi süreçlerinde ne kadar güçlü bir araç haline geldiğini gösteriyor.

Onaylama ise bireylerin veya toplumun belirli bir düşünceyi, politikayı veya eylemi kabul etmesi anlamına gelir. Bu kabul, bazen bilinçli bir tercihin sonucu olsa da, rıza üretimi süreçleriyle manipüle edilebilir. Fikir hürriyeti ise bireylerin herhangi bir dış baskı olmaksızın kendi düşüncelerini oluşturma ve ifade etme özgürlüğüdür.

Rıza üretimi ve manipülasyon süreçleri, fikir hürriyetini tehdit edebilir. Bireyler, sunulan bilgilerin doğruluğunu sorgulamadan kabul etmeye yönlendirildiğinde, gerçek anlamda özgür bir düşünce ortamından söz edilebilir mi?

John Stuart Mill'in özgürlük tanımına dönelim. "Özgürlük Üzerine" adlı eserinde, ifade özgürlüğünün ve farklı görüşlerin varlığının toplum için hayati önem taşıdığını vurgular. Burada da çeşitlilik önümüze geliyor. Çeşitlilik de, yüzyıllar içinde onca acıyla elde edebildiğimiz özgürlüğümüzün bir parçası. Mill'e göre herhangi bir görüşün susturulması, insanlığın gerçeği bulma çabasına zarar verir. Peki hiçbir görüş susturulmasa dahi, tüm bilgi kaynakları tekilleştirildiğinde bu çeşitliliğe, dolayısıyla düşünce evrimine zarar vermiyor mu? Sapere aude... Giderek zorlaşıyor. 

Nedir bilgi kaynaklarının tekilleşmesi? Bilgi kaynağını seçme özgürlüğümüzün olmadığı, nereden erişmeye çalışırsak çalışalım, üretilen bilgilerin kısıtlı sayıda kaynaktan süzülmesi aklınıza hangi filmi/kitabı getiriyor? Biraz da Orwel'in 1984'ü gibi değil mi... Neden 1984? Hayır, benim doğduğum sene değil. Orwel'in 1984 kitabından esinlenen filmde, baş karakter Winston Smith'in çalıştığı kurum, geçmişteki gazete haberlerini, belgeleri ve tarih kayıtlarını düzenli olarak değiştirerek devletin propagandasına uygun hale getirir. Hedef, geçmişi sürekli olarak yeniden yazarak, insanların gerçeği sorgulama yeteneğini ortadan kaldırmaktır. Bunları teknoloji karşıtı olduğum için yazmıyorum. Aksine yeni çıkan her teknolojiyi imkanlarım el verdiği ölçüde hayatıma dahil etmeye çalışan bir profesyonelim. Fakat Cambridge Analytica skaldalı, ChatGpt ile hayatımıza çok hızlı biçimde giren, geniş dil modelleri ve yapay zeka araçları, bunların topluma açık olmayan ve hatta sivil denetime oldukça kapalı olan bilgi üretim süreçleri, fikir hürriyeti ve rıza üretimi konusunda düşünmemizi, en azından az buçuk bilgi sahibi olmamızı zorunlu kılıyor.

Fikir hürriyeti, demokratik toplumların temel taşlarından biri olup, bireylerin özgürce düşünebilmesi ve farklı görüşlerin ifade edilebilmesi sağlıklı bir toplumsal tartışma ortamı yaratır. Rıza üretiminin farkında olmak, bireyleri sunulan bilgileri sorgulamaya ve eleştirel bir bakış açısı geliştirmeye teşvik ederken, aynı zamanda bilgi manipülasyonunun ve -varsa- bir propagandanın etkilerini azaltmak için bilinçli olmayı gerektirir. 

Rıza üretimi ile onaylama  günümüzde sıkça karşılaşılan ve fikir hürriyeti üzerinde etkili olan önemli konulardır. Bilgiye erişimin kolay olduğu çağı geride bırakıp, (topladığımız bilgiler sayesinde ürettiğimiz) fikre ulaşmanın kolay olduğu bir çağa girdik geçen sene. Çocuklar chatgpt türevleri ile sohbet ediyorlar. Güncel bir örnek olduğu için; İsrail ve Filistin savaşında hangi tarafın haklı olduğunu anlamak için her iki ülkenin de tarihini okuyup, geçmişi öğrenmek ve buradan bir senteze ulaşmak yerine basitçe "İsrail filistin savaşında hangi taraf haklı?" diye sorulup, gelen cevabın referans kabul edilebileceği bir gelecek hayal değil. Gerçek anlamda özgür düşünebilmek için eleştirel düşünce beceri seti geliştirmeliyiz.

Hayatımıza dair sıklıkla kararlar aldığımızı söylemek pek mümkün olmasa da, en azından teoride kendi özgür irademizle kararlar alabilmek ancak bu farkındalıkla mümkün olabilir. 

Olur ya, günün birinde düşünmek hatta karar almak gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder