Firmamızın Avrupa Mühendislik Konferansında yaptığım proje sunumunun ardından, Avrupa organizasyonumuzu temsilen Japonya'daki Yaskawa Uluslararası Mekatronik Konferansı'na gitmek üzere seçildim. Avrupa, Irak, İsrail, Mısır gibi birbirinden farklı bir çok kültürü ziyaret etmiş olmama rağmen, uzakdoğu benim için farklı bir yerde duruyordu. Dolayısıyla bu ziyaret benim için hem bir iş, hem de güzel bir hediye oldu. Japonya uzak memleket, oraya kadar gitmişken bu ziyareti yazmamak olmaz diye düşündüm... Buyrun.
Atatürk havalimanı'ndayım. Önce Seul Incheon havalimanına, oradan aktarma ile Kyushu'ya gideceğim. Kore Havayolları uçağını beklerken, alfabeyi karıştıracak mıyım, yolu kaybeder miyim vb. gibi düşünceler aklıma gelmiyor desem yalan söylemiş olurum. Zira daha önce giden arkadaşlar yolu kaybedersin, yazıları okuyamazsın, metroda durakları bulamazsın falan diye biraz korkuttular. Eşyalarımı kontrol ediyorum. Havalimanına gelmeden döviz işini halletmek lazım. Yoksa havalimanında %4 komisyon, komisyona ek olarak bir de kur farkını ödemeye hazır olmalısınız. Ben bu adımı atladığım için havalimanından 10.000 Japon yeni satın aldım. Çok bir para değil ama bir miktar da dolar var yanımda. Üzerimde yeterince para var, kredi kartı, uluslararası görüşmeye açık cep telefonu gibi tüm donanımlar uzak doğuda kullanılmaya hazır. Muhakkak birilerine ulaşabilirim. Ha ulaşamasam ne olur? Bir şekilde hallederiz.
.
Uçağa check-in yapmak için KE956 Kore uçuşunun banosuna gittiğimde, acaip bir kalabalıkla karşılaştım. Bavulum ufak ve bu sıraya girip bagaj vermeme gerek yok. Online check-in sırası daha kısa olduğu için telefonumdan online checkin yaptım ve kısa olan sıraya girdim. Biniş kartımı aldım ve pasaport kontrolden geçerek uçağı beklemeye başladım.
Atatürk havalimanı'ndayım. Önce Seul Incheon havalimanına, oradan aktarma ile Kyushu'ya gideceğim. Kore Havayolları uçağını beklerken, alfabeyi karıştıracak mıyım, yolu kaybeder miyim vb. gibi düşünceler aklıma gelmiyor desem yalan söylemiş olurum. Zira daha önce giden arkadaşlar yolu kaybedersin, yazıları okuyamazsın, metroda durakları bulamazsın falan diye biraz korkuttular. Eşyalarımı kontrol ediyorum. Havalimanına gelmeden döviz işini halletmek lazım. Yoksa havalimanında %4 komisyon, komisyona ek olarak bir de kur farkını ödemeye hazır olmalısınız. Ben bu adımı atladığım için havalimanından 10.000 Japon yeni satın aldım. Çok bir para değil ama bir miktar da dolar var yanımda. Üzerimde yeterince para var, kredi kartı, uluslararası görüşmeye açık cep telefonu gibi tüm donanımlar uzak doğuda kullanılmaya hazır. Muhakkak birilerine ulaşabilirim. Ha ulaşamasam ne olur? Bir şekilde hallederiz.
.
Atatürk Havalimanı'nda KE956 check-in kuyruğu |
Kore uçağı biraz gecikmeli olsa da geldi... Uçağa bindim, gayet konforlu bir uçak. Hosteslerin kıyafetleri bizimkilerden farklı, uzak doğulu kıyafetleri var. Aa ne oluyor anlamadan herkes bir anda yerine oturdu, uçağın içinde hiç hengame olmadı. Gideceğim yer hakkında ilk ipuçları gelmeye böylece başladı. İnsanoğlu olarak şablonlarla düşündüğümüz için (The art of thinking clearly, düşünce hataları madde bilmemkaç) hemen bir genelleme yapmam lazım :) Koreliler düzen insanı gibi. İlk izlenimler...
Yolda biraz Sapiens okudum. Daha önce sesli kitaptan dinlemiştim. Biraz kitap biraz uyku derken yemek geldi..
Derken, 9-10 saatlik uçuşu bitirdik. Çok konforlu bir yolculuk geçirdim. Kore havayolları tercih edilebilecek bir havayolu şirketi olduğunu kanıtladı...
Uçaktan indim, Incheon havalimanı... Buradan Kitakyushu'ya aktarma yapacağım. İndiğim terminal ile uçağa bineceğim terminal farklı. Incheon Havalimanı uluslararası bir havalimanı olarak tasarlanmış, Kore alfabesini anlamıyorum fakat her yerde latin alfabesi ve İngilizce uyarılar var ve gayet anlaşılır bir şekilde yerleştirilmiş, üstelik havalimanı içinde herşey yolu kaybetmemek üzere tasarlanmış. Okları takip etmek yeterli.
Terminal 2'den Terminal 1'e gideceğimi düşünüyordum.
Fakat uçuş numaramı ekranlarda kontrol ettiğimde "concourse" diye ayrı bir bölüm olduğunu ve benim uçağın buradan kalkacağını öğrendim.
Kendimi terminal 1'e şartladığım için, kendi kendimi terminal 1 yerine concourse yazan yere ikna etmem biraz zaman aldı. Sonra transfer tabelalarını takip ettim beni bir trene, daha çok bizim Taksim-Karaköy arasındaki fünikülere benzeyen ufak bir trencike çıkarttı. Bu tren ile concourse terminaline kadar gittim...
Uçağa binmek için her zaman bir boarding pass'a, Türkçe tabiri ile biniş kartına ihtiyacınız vardır. Bu kartı almak için de check-in, yani uçuşa kayıt yapmak gerekir. Normalde İstanbul'dayken yaptırırdım bu check-in'i fakat İstanbul'daki banko bu uçuş için check-in yapamadı. Farklı bir firma hizmet verdiği için sistemlerine giremiyorlarmış, mesleği bu konularla ilgili olan arkadaşlar daha iyi anlayabilirler. İstanbul'da bu işlemi yapamadığım için Seul Incheon Havalimanı, concourse terminalinde bineceğim uçağın check-in bankosunu arıyorum, arıyorum...Yok! Biraz yorgunum fakat yürüyüşe idmanlıyım enerjim kolay kolay tükenmez.
Sonuçta epeyce dolaştıktan sonra ilk yapmam gerekeni yapıp danışma bankosuna gidip durumu izah ettim. İlgili uçuşlarımı kağıda yazmıştım, danışma bankosundaki kadına gösterdim ve bankodaki kadın bana Jin Air'in havalimanında özel bir yeri olmadığını, kapı açıldığında kapı önünde check-in yapılacağını ve biniş kartımın kapıda verileceğini izah etti. İlginç geldi daha önce benzer birşey başıma gelmemişti.
Eh tamam madem check-in için ne yapacağımızı artık biliyoruz, e yorgunluk da var. O halde gidip biraz dinlenme vakti. Rahat bir yer ararken yukarı katı gösteren, Public Lounge tabelası gördüm. Adamlar koltuklardan oluşan 15-20 kişilik uzanıp dinlenebileceğin bir alan yapmışlar... Biraz uzandım.
Derken saat 15:00 oldu. 16:10'da uçak kalkacak, daha önce bir defa böyle kaçırmıştım uçağı, kapıyı erken kapatabiliyorlar. Hızla doğrulup ayakkabılarımı giydim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Yol üzerinde solda gözüme bir tabela çarptı... "Kore Müzesi". Keşke loungeda dinlenmek yerine buraya gelip gezseydim, artık vakit yok. Başka zamana kaldı...
124 no'lu kapıya gelip buradaki beyefendiye biniş kartı ihtiyacımı izah ettim. Çok sıcakkanlı biçimde yanındaki kıza korece birşeyler söyledi, 10 dk kadar uğraştılar. Bilet numaralarımı falan kendilerine bir iki defa gösterdim. Birileriyle görüştüler derken sonunda işlemi hallettiler. Ne yaptılar neden uzun sürdü hala bilmiyorum. Biniş kartımı alıp uçağa geçtim.
Aynı kapıda 2 saat önce bulunan bir başka kadına da sormak istemiştim, hiç konuşmadı, hatta soğukça "biz başka havayoluyuz yardımcı olamam" yanıtı verdi. Git kimden bilet aldıysan onu bul o yardımcı olsun anlamında galiba. Olsun, her insan mutlu olmak zorunda değil, o an ancak kendi hayatıyla ilgili mutlu olan veya iyi yaşayan insanlar bir başkasına yardımcı olmak konusunda gönüllü olurlar gibi geldi bana. Bunu okuyan sen de başkalarına yardımcı ol, en azından mutlu olmanın, iyi yaşamanın yollarını ara. Kendine bu iyiliği çok görme :)
Uçaktayım sonunda, 55C'ye oturdum. Bu günlüğü yazmaya karar verdim. Uçak kalkıyor...
Saat akşam 18'e doğru uçak Kitakyushu'ya indi.
Böylece İstanbul'dan 9 Temmuz saat 21:20'de uçuş yapıp, 10 Temmuz saat 17:35'te, yaklaşık 20 saatlik bir yolculuğun ardından Kitakyushu'ya indi. GMT +3 saat diliminden GMT+9 saat dilimine geçtiğim için, 20 saatin 6 saati saat dilimi farkı. İstanbul-Kitahyushu yolculuğum aktarma istasyonunda beklemeyle birlikte yaklaşık 14 saat sürdü.
Kore Hava Yolları'nın hostes kıyafetleri. |
Yolda biraz Sapiens okudum. Daha önce sesli kitaptan dinlemiştim. Biraz kitap biraz uyku derken yemek geldi..
Kore Hava Yolları'nın getirdiği yemek. Tam olarak seçilemese de yosun çorbası ve Kore tarzı pilav ve yosunlu farklı tatlar. Türk Hava Yolları'nı aratmadı. |
Derken, 9-10 saatlik uçuşu bitirdik. Çok konforlu bir yolculuk geçirdim. Kore havayolları tercih edilebilecek bir havayolu şirketi olduğunu kanıtladı...
Uçaktan indim, Incheon havalimanı... Buradan Kitakyushu'ya aktarma yapacağım. İndiğim terminal ile uçağa bineceğim terminal farklı. Incheon Havalimanı uluslararası bir havalimanı olarak tasarlanmış, Kore alfabesini anlamıyorum fakat her yerde latin alfabesi ve İngilizce uyarılar var ve gayet anlaşılır bir şekilde yerleştirilmiş, üstelik havalimanı içinde herşey yolu kaybetmemek üzere tasarlanmış. Okları takip etmek yeterli.
Kore İstanbul'dan 6 saat daha ileride. |
Uçağın içinde koltuk arkası ekranlarda terminal transfer yöntemleri ile ilgili bilgiler mevcut. |
Fakat uçuş numaramı ekranlarda kontrol ettiğimde "concourse" diye ayrı bir bölüm olduğunu ve benim uçağın buradan kalkacağını öğrendim.
Kendimi terminal 1'e şartladığım için, kendi kendimi terminal 1 yerine concourse yazan yere ikna etmem biraz zaman aldı. Sonra transfer tabelalarını takip ettim beni bir trene, daha çok bizim Taksim-Karaköy arasındaki fünikülere benzeyen ufak bir trencike çıkarttı. Bu tren ile concourse terminaline kadar gittim...
Bağlı uçuşlar için transfer tabelaları |
Incheon havalimanında aktarma yöntemini anlatan tabelalar
Funikülere benzeyen tren kapısı. Uçak kapı numaralarına göre yönlendiriyor.
Tren içinden kısa bir görüntü |
Uçağa binmek için her zaman bir boarding pass'a, Türkçe tabiri ile biniş kartına ihtiyacınız vardır. Bu kartı almak için de check-in, yani uçuşa kayıt yapmak gerekir. Normalde İstanbul'dayken yaptırırdım bu check-in'i fakat İstanbul'daki banko bu uçuş için check-in yapamadı. Farklı bir firma hizmet verdiği için sistemlerine giremiyorlarmış, mesleği bu konularla ilgili olan arkadaşlar daha iyi anlayabilirler. İstanbul'da bu işlemi yapamadığım için Seul Incheon Havalimanı, concourse terminalinde bineceğim uçağın check-in bankosunu arıyorum, arıyorum...Yok! Biraz yorgunum fakat yürüyüşe idmanlıyım enerjim kolay kolay tükenmez.
Sonuçta epeyce dolaştıktan sonra ilk yapmam gerekeni yapıp danışma bankosuna gidip durumu izah ettim. İlgili uçuşlarımı kağıda yazmıştım, danışma bankosundaki kadına gösterdim ve bankodaki kadın bana Jin Air'in havalimanında özel bir yeri olmadığını, kapı açıldığında kapı önünde check-in yapılacağını ve biniş kartımın kapıda verileceğini izah etti. İlginç geldi daha önce benzer birşey başıma gelmemişti.
Eh tamam madem check-in için ne yapacağımızı artık biliyoruz, e yorgunluk da var. O halde gidip biraz dinlenme vakti. Rahat bir yer ararken yukarı katı gösteren, Public Lounge tabelası gördüm. Adamlar koltuklardan oluşan 15-20 kişilik uzanıp dinlenebileceğin bir alan yapmışlar... Biraz uzandım.
Derken saat 15:00 oldu. 16:10'da uçak kalkacak, daha önce bir defa böyle kaçırmıştım uçağı, kapıyı erken kapatabiliyorlar. Hızla doğrulup ayakkabılarımı giydim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Yol üzerinde solda gözüme bir tabela çarptı... "Kore Müzesi". Keşke loungeda dinlenmek yerine buraya gelip gezseydim, artık vakit yok. Başka zamana kaldı...
124 no'lu kapıya gelip buradaki beyefendiye biniş kartı ihtiyacımı izah ettim. Çok sıcakkanlı biçimde yanındaki kıza korece birşeyler söyledi, 10 dk kadar uğraştılar. Bilet numaralarımı falan kendilerine bir iki defa gösterdim. Birileriyle görüştüler derken sonunda işlemi hallettiler. Ne yaptılar neden uzun sürdü hala bilmiyorum. Biniş kartımı alıp uçağa geçtim.
Aynı kapıda 2 saat önce bulunan bir başka kadına da sormak istemiştim, hiç konuşmadı, hatta soğukça "biz başka havayoluyuz yardımcı olamam" yanıtı verdi. Git kimden bilet aldıysan onu bul o yardımcı olsun anlamında galiba. Olsun, her insan mutlu olmak zorunda değil, o an ancak kendi hayatıyla ilgili mutlu olan veya iyi yaşayan insanlar bir başkasına yardımcı olmak konusunda gönüllü olurlar gibi geldi bana. Bunu okuyan sen de başkalarına yardımcı ol, en azından mutlu olmanın, iyi yaşamanın yollarını ara. Kendine bu iyiliği çok görme :)
Uçaktayım sonunda, 55C'ye oturdum. Bu günlüğü yazmaya karar verdim. Uçak kalkıyor...
Saat akşam 18'e doğru uçak Kitakyushu'ya indi.
Böylece İstanbul'dan 9 Temmuz saat 21:20'de uçuş yapıp, 10 Temmuz saat 17:35'te, yaklaşık 20 saatlik bir yolculuğun ardından Kitakyushu'ya indi. GMT +3 saat diliminden GMT+9 saat dilimine geçtiğim için, 20 saatin 6 saati saat dilimi farkı. İstanbul-Kitahyushu yolculuğum aktarma istasyonunda beklemeyle birlikte yaklaşık 14 saat sürdü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder