Linklist

4 Aralık 2013 Çarşamba

Bugünkü durağımız - Süleymaniye/Kürdistan

Merhaba!

Salı gününden bu yana, bir sene önce satılmış ancak henüz devreye alınmamış, dolayısıyla içindeki yazılım asla test edilmemiş olan 4 servo motorlu bir pet şişe dolum (çalkalama/dolum/kapak kapatma) makinesini devreye almak üzere, Kuzey Irak'ın, ya da bu bölgede yaşayanların çok net ifade ettiği gibi, Kürdistan'ın Süleymaniye kentindeyim.

Şehir, bölgeye nispeten güvenli olsa da, askerî bir havanın varlığını çok rahat hissediyorum. Şehrin girişinde bulunan iki adet kontrol noktasının birisinde ellerinde keleş tabir edilen
silahlarıyla, her arabayı durdurup içinindekileri süzen ardından çoğuna ellerini kaldırarak selam veren askerler, 30 metre ilerisinde ikinci kontrol noktasında ise, yine ellerinde silahlarıyla her arabayı durdurup içini süzen polisler mevcut.



Şehrin içinde ise, genellikle böyle bir hava sezilmiyor. Ancak bazı mahallelerin girişlerinde, bizdeki özel-tim'lere benzeyen, yüzlerini kar maskeleriyle kapatmış 4-5 asker 24 saat nöbet halinde.

Saddam kendi döneminde bu bölgeye bir adet kale inşaa etmiş. Aslında birden fazla da inşa etmiş olabilir, ben sadece bir adet gördüm ve tercümanımın arapçaya benzeyen ingilizcesi sebebiyle anlattıklarının bir çoğunu anlamadım. Anladığım kadarıyla Saddam bu kale vasıtasıyla tüm bölgeyi mutlak bir güç ile yönetiyormuş. Bugün bu kale, çok yüksek güvenlikli cezaevi olarak kullanılıyor. Bana işkence merkeziymiş gibi geldi. Çok azılı suçlular burada kalıyormuş. Tercümanım anlatırken, "Allah içeride yatanlara sabır versin" demek geldi içimden... Zira "İnsan Hakları" kavramının buradaki yönetimler nezdinde pek bir anlamı olduğunu sanmıyorum.

Tercümanım (ve aynı zamanda gittiğim firmanın sahibi), Halepçe'deki gazlı soykırımın canlı şahidi, bombanın atıldığı köyden 3-4 dakika önce ayrılmış ve uzak bir noktadan ölümcül gaz bombasının patlamasına şahit olmuş, uzakta olduğu için ölenleri görmemiş. İstanbul'da tahminen Mecidiyeköy-Zincirlikuyu arası mesafe kadar uzakta bir binayı göstererek, "Bu kadar yakındım işte" dedi. Yaşayan herkes bir zamanlar, bir şekilde benzer zulümlere yakından tanık olmuşlar. Her ne kadar bulunduğum bölge güvenli olsa da, Saddam sonrası henüz tam anlamıyla stabilize olmuş değil. Politika hayatın her alanında kendisini hissettiriyor.

Ancak herşeye rağmen bu kentte, "işler yolunda". Fabrikalar çalışıyor. Üretim yapılıyor. Çocuk işçi problemi burada da mevcut. 13-14 yaşında işçi çocuklar var. Hatta kimi fabrikalarda, bakımcılar ve formenler hariç sadece 13-14 yaşında çocuklar çalışıyor. Süleymaniyede, şimdilik 3 adet çimento fabrikası faaliyette, benim mevcut sektörümle ilgisi olmadığı için içlerini görme fırsatım olmadı. Türk inşaat firmaları çok aktifler.

Bölgede Talibani seçilmiş olsa da, konuştuğum insanlar (KDP'li olanların zaman zaman serok-başkan diye hitap ettiği) Barzani'nin Türkiye ziyaretini hatırlatıyorlar ve bölge ile Türkiye'nin daha iyi ilişkiler geliştirmesinden memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Genellikle herkes Arapça, Kürtçe ve azıcık Türkçe biliyor.

Şehir merkezinin yolları, "mükemmel". Yalnız Kerkük(Türkoman-Türkmen ağzıyla söylersek, çirçüç) Süleymaniye arasındaki, bizdeki TEM'e benzeyen yolun üzerinde bulunan tümsekleri fark etmezseniz, kafanızı arabanın tavanına "garanti" vurursunuz. Sanıyorum 40cm kadar yüksektir. Şehrin girişinde 5 km'de aşağı yukarı 3 tümsek mevcut. Burada arabaların yavaş gitmesi garanti altına alınıyor :)

Kent sakinleri, genellikle arapça ve kürtçe konuşuyorlar. Halkla çok iç içe olma fırsatım olmadı, benim bulunduğum çevrede pek fazla Türkmen'e rastlamadım. Yalnızca dün akşam gittiğim lokanta bir Türk lokantasıydı ve burada Türkiye'li arkadaşlarla konuşma fırsatı buldum, onların söylediğine göre Türkmen'ler daha ziyade kerkük çevresinde ve başka birkaç ilde yaşıyorlarmış, muhtemelen Musul bunlardan birisidir.

Kerkük, saatli bomba gibi. Daha bu gün bir bomba patlamış şehir merkezinde. "federal hükümetin istihbarat merkezi" bombalanmış ve onlarca sivil ölü var. Yerli dostumun söylediğine göre, Kerkük'te Türkler, Kürtler, Araplar, Sünniler, Şiiler bir arada yaşıyor ve farklı politik gruplara angaje olmuşlar ve bu grupların çoğu birbiriyle anlaşamıyor.

İki gündür üç yıldızlı otellerde kalıyorum. Bugün kaldığım otel, "AZADİ HOTEL". Temiz bir yer. İngilizce konuşarak bir yere kadar anlaşabilirsiniz. Ancak süprizlere hazırlıklı olun. Geç giriş yaptığım oteldeki "Yarın kahvaltı saat kaçta?" diye sorduğum resepsiyon görevlisi, bir saat sonra odama çay, peynir ve ekmek getirdi :)

Azcık arapça çalıştım. Merak edenler için bu gün öğrendiğim kelimeler aşağıda.

Talim Arabî
şimdi - el^an
hayır - la
evet- naam

bugün - leyle
yarın - bukra
su - ma
yemek - daam
havaalanı - mataar
git - ezhab
ekmek - samuun(bizdeki somun)

kurmak/kurulum(setup) - tansib
program - bernamic
programcı - mubermiç
mühendis - mühendis

aynı - simsim

temiz - nazif
pis - wasıh

arkadaş - sadıq
baba - ebi
anne - ummi/mama
kızkardeş - e^hti
erkek kardeş - ehh
abi - ehh-kebir
amca - emmi

yavaş - bati
hızlı - seri

burası - hna
orası - hnaac
ev - beyt
yeterli - kafi
ok - ok

bazen - badeluakit
zaman - uakit/vakit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder