Linklist

2 Nisan 2014 Çarşamba

"Başbakanım fabrika lazım fabrika..."

Günaydın...
Sabah haberlere göz atayım derken bir video'ya denk geldim. Başbakan'ın geçenlerde yaptığı Eskişehir mitinginde, bir adamla bir  kadın "fabrika lazım fabrika" diye bağırıyorlar. Başbakan ise Toki'den, Doğalgaz'dan bahsediyor. Başbakan'ın fabrika kurmaya karşı olmadığını, sürekli bir babayiğit arayışında olduğunu biliyoruz. Sadece, komik bir görüntüydü.

Fabrika, aşağı yukarı her ayın yarısında içinde bulunduğum bir ortam. Ufak üretim tesislerinin, atölyelerinin varlığını ve önemini etmiyorum fakat fabrika denildiğinde aklıma ile gelenler, büyük araba, lastik, hızlı tüketim malzemeleri, gıda, vb. fabrikaları. Sanayilerde bulunan ufak tesislerin önemini inkar etmiyorum ancak videodaki ablamızın istediği fabrikalardan saymıyorum.

Fabrika neydi? Fabrika emekti.

Daha profesyonel bir tanım yapmam gerekiyor sanırım.

Fabrika, makine ve insan gücünün üretim için (üç aşağı beş yukarı) profesyonelce organize edildiği, çalışanların sürekli yapılan eğitimler vasıtasıyla bilgilendirildiği ve motive edildiği, günlük üretim adedinin neredeyse herşey olduğu, genellikle yüzlerce kişinin vardiyalı biçimde çalıştığı ortamdır.

Bu tanım oldu gibi.

Dolayısıyla, Türkiye'de örneğin bir araba fabrikasının olması, yan sektörleriyle birlikte, binlerce kişiye iş imkanı demektir. Bırakın kurulmasını, planlaması bile aylarca yerine göre yıllarca sürebilir.

Konu açılmışken, geçtiğimiz günlerde gazetelerde "aranan babayiğit bulundu, yakında açıklayacağız" gibi bir manşet vardı hatırlarsınız. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, bir araba markası üretmek için işadamları toplantısında (ya da bir miting alanında mıydı, hatırlayamadım şimdi), bir para babası arıyor ve sonunda bulunduğuna dair bir haber manşetlere düşüyor. Ve üstelik üzerinden geçen bunca zamana rağmen, o babayiğitten de bir ses çıkmadı henüz. Babayiğiti bulduysanız açıklayın, bulmadıysanız heyecanlandırmayın değerli medya mensubu arkadaşlarım. Şimdi buradan medyamızın hali pür melali kıvamında bir konuya zıplamak abes olacağı için detaylandırmıyorum.

Neyse, en azından "size toki getirdim" müjdesinden daha güzel. Geçtim tamam.

Bu vesileyle bir çağrı da ben yapmak istiyorum. Çağrım farklı babayiğit adaylarına. 12-22 yaş grubundaki (benden daha) genç arkadaşlarıma. Biraz daha aktif olarak temel bilimler eğitimi ile, internet teknolojileriyle haşır neşir olanlara.

Öncelikle 12-22 yaş aralığı zekanın en esnek, öğrenme yeteneğinin ve hayal gücünün en zirvede olduğu yaşlar.

Fabrikaların kurulması şüphesiz zaruri, fakat bu yapısal bir değişiklik değil.

Yapısal değişiklik, erken yaşlardaki bu genç arkadaşların fen, matematik yeteneklerinin artması... ÖSS'de matematikte ortalama başarı 4 net ise, bunu yükseltmek için gereken tüm yatırımlar yapısal değişiklikler olacaktır. Öncelikle kendine yatırım... Matematik kursları, fen bilimleri kursları online eğitim platformları sayesinde ücretsiz alınabiliyor, kendinizi bu alanlarda geliştirmeye bakın. Stratejik karar verme, kritik düşünce gibi önümüzdeki on yılda ihtiyaç duyacağınız yetenekleri geliştirin.

Ardından hayal gücü harekete geçecektir. Parlak fikirler, konsept tasarımlar... Bunu bizden öncekiler yapamadılar, biz sınırlarda dolaştık ama çok da başarılı olduğumuz söylenemez, sizin şansınız daha yüksek. Korkmayın biz de henüz havlu atmış değiliz :)

Öncelikle dayandığınız arkaplanı geliştirin, üretim dediğimizde biraz da bunlar aklımıza gelen konuları çeşitlendirip geliştirmeye bakalım. Yeni bir paylaşım platformu olur, yeni nesil bir online arkadaşlık sistemi olur, online toplantı sistemleri olur... Bir çok kişinin kullanıp fayda sağlayabileceği online platformlar, bunlar da birer fabrika kadar, hatta zaman zaman fabrikalardan çok daha değerli hale gelebiliyor. Getirelim!

Tabi konunun detayları minik ve mütevazı blogumuzun çerçevesinin birazcık dışında kalıyor ama, Türkiye'den çook cılız çıkan bazı sesler dışında şimdiye kadar bu kulvarda bir ses duymak, bir hareket görmek kısmet olmadı.

Hayal gücünün yaşlanmasına izin verme. Tren sürekli hareket halinde, trenin önüne geçemeyebiliriz belki ama bir yerinden tutunup en azından içine binmek bizim elimizde.

Bu da bizim meslek.. Murphy kanunları iş başında.

Mörfi'yi tanımayanınız var mı? Tanımıyorsanız, öncelikle buradan ya da buradan(ingilizce) buyrun.

Kanunların nasıl oluştuğunu ingilizce olan sitenin, şu linkinden, okuyabilirsiniz...

Ayda bir iki kez kendisini bana hatırlattığı için ben Mörfi'yi yakînen tanıyorum. Kendisi de bir mühendis olan Mörfi mühendislikle ilgili genel bazı kurallar oluşturmuş, Vikipedi'den derli toplu halde aldım.

1 Nisan 2014 Salı

Birkaç haftadır... Bursa.

Merhaba!

İstanbul'dan Bursa'ya iş dolayısıyla sık sık geliyorum. Son iki ayda, aralıklarla toplam 5 hafta kadar Bursa'daydım.

Nasıl ulaşılır?

Öncelikle, Bursa-İstanbul, İstanbul-Bursa yolcuğunun en kolay ve ucuz(20TL) yönteminin Kabataş'tan Mudanya'ya her gün seferi olan BUDO denizotobüsünü kullanmak olduğunu söylemek isterim. Hem aşağı yukarı 1.5 saatte Bursa'da olursunuz, hem de büfesinden çok uygun fiyatlara birşeyler atıştırabilirsiniz. İDO'nun pahalı büfesinin yanında, BUDO çok cüzdan dostu gözüküyor.