Linklist

13 Mart 2024 Çarşamba

UL, cUL, CSA, CE, TÜV, EAC, RCM, KC, RoHS Nedir?

Global Standart kısaltmalarının açıklamaları

UL/cUL/CSA: UL (Underwriters Laboratories) Amerika Birleşik Devletleri merkezli bir güvenlik sertifikalandırma şirketidir. cUL, Kanada için UL sertifikası anlamına gelir. CSA (Canadian Standards Association), Kanada'da ürün güvenlik ve performans standartları için sertifikalandırma sağlar.

CE: Avrupa Birliği (AB) içinde satılan ürünlerin AB'nin güvenlik, sağlık ve çevre koruma standartlarına uygun olduğunu belirtir.

TÜV: Almanya merkezli bir test ve sertifikasyon kuruluşudur. Ürünlerin güvenlik ve kalite standartlarına uygunluğunu belgeler.

EAC: Avrasya Gümrük Birliği ülkelerinde (Rusya, Belarus, Kazakistan, Ermenistan ve Kırgızistan) satılan ürünlerin güvenlik ve sağlık standartlarına uygunluğunu belirtir.

RCM: Avustralya ve Yeni Zelanda'da radyo, telekomünikasyon ve elektrikli ürünlerin güvenlik ve elektromanyetik uyumluluğunu belirten bir işarettir.

KC: Güney Kore'de satılan elektronik ve elektrikli ürünlerin güvenlik standartlarına uygunluğunu belgeleyen bir sertifikadır.

Uyum Kuralları

RoHS (Restriction of Hazardous Substances): Belirli tehlikeli maddelerin kullanımını sınırlayan bir Avrupa Birliği direktifidir. Elektronik ve elektrikli ekipmanlarda kurşun, cıva, kadmiyum, altı değerlikli krom, polibromlu bifeniller (PBB) ve polibromlu difenil eterler (PBDE) gibi maddelerin kullanımını sınırlar veya yasaklar. Bu standart, çevresel ve sağlık risklerini azaltmayı amaçlar.

Bu sertifikalar ve uyumluluklar, ürünlerin ulusal ve uluslararası pazarlarda kabul görmesini sağlar, üreticilere ve tüketicilere ürünlerin güvenli ve standartlara uygun olduğunu garanti eder. 


CE hk: Çinden gelen bazı ürünlerde bulunan "Chinese Equipment" logosu, CE standardının logosuna çok benzemektedir.

22 Nisan 2021 Perşembe

Not Sayfası

Şahsi erişimim için link deposu olarak kullanıyorum bu not sayfasını. İsterseniz diğer sayfaları gezebilir, isterseniz bu linklerde dolaşabilirsiniz. Son dönemde baktığım linkler genelde üst sıralarda oluyor.

Feynmann

AI

Kodlama

Çeşitli yazılar ve söyleşilerim

Konsantrasyon için arka plan gürültüsü ?
VoIP sistemlerinde telefon konuşmasının arkasına arka plan gürültüsü ekleniyordu, kullanıcı arka planda tam sessizlik olduğunda telefonun kesilip kesilmediğinden emin olamıyor.

Anlaşılan bu arka plan gürültüsü, diğer adıyla beyaz gürültü (White noise), aynı zamanda çalışma esnasında dikkati dağıtan uyarıcıları da uzak tutarken odaklanmaya yardımcı oluyor. 

Son Okunan Kitaplar
  • Fizik Yasaları Üzerinde (Feynnman)
  • Ulusların Düşüşü
  • Dar Koridor
  • Hızlı ve Yavaş Düşünme

31 Mayıs 2020 Pazar

Blog'u kapatıyorum.

Merhaba,

Blog, içinde kapsamlı bir içerik olmamasına rağmen, bugün itibarıyla ayda 800 ila 1200 arasında sayfa görüntülemesi alıyor. Katma değerinin düşük olduğunu düşündüğüm için bloga yazı girmeyi sonlandırıyorum. Sebeplerine dair 3-5 paragraf yazı yazdım fakat son tahlilde gereksiz bulduğum için silip bu cümlelerle dükkanı kapatıyorum.

Önemli olduğunu düşündüğüm blog yazısı


En çok ziyaretçi alan iki blog yazısı: 



Taslak yazılar:

Blogda kayıtlı, taslak halinde olan fakat tamamlamak önceliklerimin arasında olmadığı için bir türlü tamamlamadığım yazıların başlıklarını listeliyorum, belki siz tamamlarsınız.

  1. Fonksiyonel Emniyet (Functional Safety) ve "Standartlara göre acile basınce servonun enerjisi her halükarda zınk diye kesilmeli" algısı.
  2. OEM Makina İmalatçısına Teknik Desteğin Önemi
  3. Servo Motor Freni Nasıl Kullanılır? (A guid to use servo holding brakes)
  4. Bersisa, "Hz. Mevlana'dan bir Mesel" (Tiyatro değerlendirmesi)
  5. Ailemize yeni bir ürün katıldı. Hoşgeldin GA700 :) (Bu blogu önce yayınlayıp, sonra iş arkadaşlarımın fotoğrafını içerdiği için yayından kaldırmıştım)
  6. Elektrikten mekanik hareket nasıl elde edilir
  7. Codesys vs KWSoftware

Kendinize iyi bakın :)
Fatih Gündoğan

5 Şubat 2020 Çarşamba

ACİL STOP

15'ten fazla senedir otomasyon projeleri yapıyor, ekip ve proje yönetiyorum.Bir süredir faydasının sınırlı olduğunu düşündüğüm için paylaşım yapmıyorum. Fakat şu aşağıda yazacaklarım o kadar yaygın ki, bir iki cümle etmeden blog yayınlamayı bırakmak istemiyorum.

Hap bilgiler zaman zaman faydalıdır. Yeniliklere tabi ki açık olun fakat sahanın getirdiği tecrübeye güvenin. En azından sebeplerini anlamaya çalışın.

1. Sistemin enerjisini çat diye kesmeyin.
2. Sistemde bulunan kontrolcülerin (plc, vb.) çıkışlarına direkt sıfır vermeyin. Çıkışları kesmeniz gereken yerde kesin, korumanız gereken yerde koruyun.
3. Sıfır vermeniz gereken valflerin enerjisiz konumlarını, sistemi bozmayacak şekilde ayarlayın.
4. Servoların enerjisini her zaman kesmeyin.
5. Sistemi bütün olarak düşünmeyi ihmal etmeyin.

Özellikle yüksek ataletli yüklerde, dikey yüklerde sistemin acilden sonra dönmeye devam edeceğini, aşağıya düşeceğini, vb. hesap etmeniz lazım.

STO sadece bir acil stop metodudur. Başka metodların varlığından da haberiniz olsun. SS1, SS2, vb.

21 Ekim 2019 Pazartesi

27 Temmuz 2018 Cuma

Japonya İzlenimlerim - 1

Firmamızın Avrupa Mühendislik Konferansında yaptığım proje sunumunun ardından, Avrupa organizasyonumuzu temsilen Japonya'daki Yaskawa Uluslararası Mekatronik Konferansı'na gitmek üzere seçildim. Avrupa, Irak, İsrail, Mısır gibi birbirinden farklı bir çok kültürü ziyaret etmiş olmama rağmen, uzakdoğu benim için farklı bir yerde duruyordu. Dolayısıyla bu ziyaret benim için hem bir iş, hem de güzel bir hediye oldu. Japonya uzak memleket, oraya kadar gitmişken bu ziyareti yazmamak olmaz diye düşündüm... Buyrun.

Atatürk havalimanı'ndayım. Önce Seul Incheon havalimanına, oradan aktarma ile Kyushu'ya gideceğim. Kore Havayolları uçağını beklerken, alfabeyi karıştıracak mıyım, yolu kaybeder miyim vb. gibi düşünceler aklıma gelmiyor desem yalan söylemiş olurum. Zira daha önce giden arkadaşlar yolu kaybedersin, yazıları okuyamazsın, metroda durakları bulamazsın falan diye biraz korkuttular. Eşyalarımı kontrol ediyorum. Havalimanına gelmeden döviz işini halletmek lazım. Yoksa havalimanında %4 komisyon, komisyona ek olarak bir de kur farkını ödemeye hazır olmalısınız. Ben bu adımı atladığım için havalimanından 10.000 Japon yeni satın aldım. Çok bir para değil ama bir miktar da dolar var yanımda. Üzerimde yeterince para var, kredi kartı, uluslararası görüşmeye açık cep telefonu gibi tüm donanımlar uzak doğuda kullanılmaya hazır. Muhakkak birilerine ulaşabilirim. Ha ulaşamasam ne olur? Bir şekilde hallederiz.
.
 
Atatürk Havalimanı'nda KE956 check-in kuyruğu
Uçağa check-in yapmak için KE956 Kore uçuşunun banosuna gittiğimde, acaip bir kalabalıkla karşılaştım. Bavulum ufak ve bu sıraya girip bagaj vermeme gerek yok. Online check-in sırası daha kısa olduğu için telefonumdan online checkin yaptım ve kısa olan sıraya girdim. Biniş kartımı aldım ve pasaport kontrolden geçerek uçağı beklemeye başladım.

Kore uçağı biraz gecikmeli olsa da geldi... Uçağa bindim, gayet konforlu bir uçak. Hosteslerin kıyafetleri bizimkilerden farklı, uzak doğulu kıyafetleri var. Aa ne oluyor anlamadan herkes bir anda yerine oturdu, uçağın içinde hiç hengame olmadı. Gideceğim yer hakkında ilk ipuçları gelmeye böylece başladı. İnsanoğlu olarak şablonlarla düşündüğümüz için (The art of thinking clearly, düşünce hataları madde bilmemkaç)  hemen bir genelleme yapmam lazım :) Koreliler düzen insanı gibi. İlk izlenimler...

Kore Hava Yolları'nın hostes kıyafetleri.

Yolda biraz Sapiens okudum. Daha önce sesli kitaptan dinlemiştim. Biraz kitap biraz uyku derken yemek geldi..


Kore Hava Yolları'nın getirdiği yemek. Tam olarak seçilemese de yosun çorbası ve Kore tarzı pilav ve yosunlu farklı tatlar. Türk Hava Yolları'nı aratmadı.

Derken, 9-10 saatlik uçuşu bitirdik. Çok konforlu bir yolculuk geçirdim. Kore havayolları tercih edilebilecek bir havayolu şirketi olduğunu kanıtladı...

Uçaktan indim, Incheon havalimanı... Buradan Kitakyushu'ya aktarma yapacağım. İndiğim terminal ile uçağa bineceğim terminal farklı. Incheon Havalimanı uluslararası bir havalimanı olarak tasarlanmış, Kore alfabesini anlamıyorum fakat her yerde latin alfabesi ve İngilizce uyarılar var ve gayet anlaşılır bir şekilde yerleştirilmiş, üstelik havalimanı içinde herşey yolu kaybetmemek üzere tasarlanmış. Okları takip etmek yeterli.
Kore İstanbul'dan 6 saat daha ileride.
Terminal 2'den Terminal 1'e gideceğimi düşünüyordum.

Uçağın içinde koltuk arkası ekranlarda terminal transfer yöntemleri ile ilgili bilgiler mevcut.

Fakat uçuş numaramı ekranlarda kontrol ettiğimde "concourse" diye ayrı bir bölüm olduğunu ve benim uçağın buradan kalkacağını öğrendim.

Kendimi terminal 1'e şartladığım için, kendi kendimi terminal 1 yerine concourse yazan yere ikna etmem biraz zaman aldı. Sonra transfer tabelalarını takip ettim beni bir trene, daha çok bizim Taksim-Karaköy arasındaki fünikülere benzeyen ufak bir trencike çıkarttı. Bu tren ile concourse terminaline kadar gittim...

Bağlı uçuşlar için transfer tabelaları


Incheon havalimanında aktarma yöntemini anlatan tabelalar

Funikülere benzeyen tren kapısı. Uçak kapı numaralarına göre yönlendiriyor.

Tren içinden kısa bir görüntü

Uçağa binmek için her zaman bir boarding pass'a, Türkçe tabiri ile biniş kartına ihtiyacınız vardır. Bu kartı almak için de check-in, yani uçuşa kayıt yapmak gerekir. Normalde İstanbul'dayken yaptırırdım bu check-in'i fakat İstanbul'daki banko bu uçuş için check-in yapamadı. Farklı bir firma hizmet verdiği için sistemlerine giremiyorlarmış, mesleği bu konularla ilgili olan arkadaşlar daha iyi anlayabilirler. İstanbul'da bu işlemi yapamadığım için Seul Incheon Havalimanı, concourse terminalinde bineceğim uçağın check-in bankosunu arıyorum, arıyorum...Yok! Biraz yorgunum fakat yürüyüşe idmanlıyım enerjim kolay kolay tükenmez.

Sonuçta epeyce dolaştıktan sonra ilk yapmam gerekeni yapıp danışma bankosuna gidip durumu izah ettim. İlgili uçuşlarımı kağıda yazmıştım, danışma bankosundaki kadına gösterdim ve bankodaki kadın bana Jin Air'in havalimanında özel bir yeri olmadığını, kapı açıldığında kapı önünde check-in yapılacağını ve biniş kartımın kapıda verileceğini izah etti. İlginç geldi daha önce benzer birşey başıma gelmemişti.

Eh tamam madem check-in için ne yapacağımızı artık biliyoruz, e yorgunluk da var. O halde gidip biraz dinlenme vakti. Rahat bir yer ararken yukarı katı gösteren, Public Lounge tabelası gördüm. Adamlar koltuklardan oluşan 15-20 kişilik uzanıp dinlenebileceğin bir alan yapmışlar... Biraz uzandım.

Derken saat 15:00 oldu. 16:10'da uçak kalkacak, daha önce bir defa böyle kaçırmıştım uçağı, kapıyı erken kapatabiliyorlar. Hızla doğrulup ayakkabılarımı giydim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Yol üzerinde solda gözüme bir tabela çarptı... "Kore Müzesi". Keşke loungeda dinlenmek yerine buraya gelip gezseydim, artık vakit yok. Başka zamana kaldı...

124 no'lu kapıya gelip buradaki beyefendiye biniş kartı ihtiyacımı izah ettim. Çok sıcakkanlı biçimde yanındaki kıza korece birşeyler söyledi, 10 dk kadar uğraştılar. Bilet numaralarımı falan kendilerine bir iki defa gösterdim. Birileriyle görüştüler derken sonunda işlemi hallettiler. Ne yaptılar neden uzun sürdü hala bilmiyorum. Biniş kartımı alıp uçağa geçtim.

Aynı kapıda 2 saat önce bulunan bir başka kadına da sormak istemiştim, hiç konuşmadı, hatta soğukça "biz başka havayoluyuz yardımcı olamam" yanıtı verdi. Git kimden bilet aldıysan onu bul o yardımcı olsun anlamında galiba. Olsun, her insan mutlu olmak zorunda değil, o an ancak kendi hayatıyla ilgili mutlu olan veya iyi yaşayan insanlar bir başkasına yardımcı olmak konusunda gönüllü olurlar gibi geldi bana. Bunu okuyan sen de başkalarına yardımcı ol, en azından mutlu olmanın, iyi yaşamanın yollarını ara. Kendine bu iyiliği çok görme :)

Uçaktayım sonunda, 55C'ye oturdum. Bu günlüğü yazmaya karar verdim. Uçak kalkıyor...



Saat akşam 18'e doğru uçak Kitakyushu'ya indi.

Böylece İstanbul'dan 9 Temmuz saat 21:20'de uçuş yapıp, 10 Temmuz saat 17:35'te, yaklaşık 20 saatlik bir yolculuğun ardından Kitakyushu'ya indi. GMT +3 saat diliminden GMT+9 saat dilimine geçtiğim için, 20 saatin 6 saati saat dilimi farkı. İstanbul-Kitahyushu yolculuğum aktarma istasyonunda beklemeyle birlikte yaklaşık 14 saat sürdü.

23 Nisan 2018 Pazartesi

Bir Adım Sonrası


Sanırım bir dergi için gelen talep üzerine aşağıdaki yazıyı yazmıştım, yayımlandı mı bilmiyorum google'da arayıp bulamadığım için burada da yayınlıyorum.

İnsanoğlu olarak buhar gücünü kendi gücümüz haline getirmeyi 1784 yılında başardık. 1800’lü yıllar, elektrik ve manyetizma üzerinde yapılan çalışmaların altın dönemiydi. Bu dönemde yapılan çalışmalar sayesinde 1800’lü yılların son çeyreğinde elektrik motorlarını kullanmaya başlayabildik ve hemen ardından seri imalata başladık. Buhar gücünü üretimde kullanmaya başlamamızdan bu yana, sanayimizin toplam tarihi 230 sene civarında. Yaskawa da buhar çağının sonlarında, elektrik çağının başlamasıyla birlikte kuruldu ve 1900’lü yılların başlarında ilk elektrik motorlarını ve elektrik motorlarını merkeze alan çevresel otomasyon ekipmanlarını üretmeye başladı.


Süreç içerisinde artan hayat standartlarına ve dünya nüfusuna paralel olarak üretim maliyetlerini düşürmek, üretim hızını ve kaliteyi artırmak için bir çok yenilik yapmamız, yerleşmiş kalıpları değiştirmemiz, bir çok zorluğu aşmamız gerekti. Gün geçtikçe değişimin hızı arttı ve şu anda da artmaya devam ediyor. İlk PLC’leri kullanarak otomasyon sistemleri geliştirmiş bir çok profesyonel, hala iş hayatına devam ediyor fakat internetin yaygınlaşması sayesinde gelen dördüncü endüstri döneminin kapıları çoktan aralanmış durumda.